Türkiye, tarihinin en derin sarsıntısını, 06.02.2023 günü saat 04.17’de merkezüssü Kahramanmaraş’ın önce Pazarcık ilçesinde 7,7 şiddetinde, ardından merkezüssü Kahramanmaraş’ın başka bir ilçesi Elbistan’da 7,6 şiddetinde yaşadığı ikiz depremlerle yaşadı. Bölge bu yazıyı yazdığım şu saate kadar, on sekiz günde 8.500 civarında artçı ve müstakil depremi yaşamaya devam ediyor. Deyim yerinde ise bölge beşik gibi sallanıyor...
Deprem ile ilgili günlerdir tartışmalar yapılıyor. Tartışmalarda gördüğümüz ve anladığımız şey özetle şu: deprem bile siyasete malzeme ediliyor maalesef. Bu durum hepimizi yaralıyor. Diğer taraftan, bilim insanları her gün Türkiye’nin depremle ilgili tomografisini paylaşılıyor. Buna göre: Türkiye’nin @’ı deprem kuşağının üstünde yaşıyor. Marmara’yı ve dolayısıyla İstanbul’u da kattığımızda ülke nüfusunun yarısından fazlası bu bölgelerde yaşıyor. Durum oldukça vahim…
Maalesef ülkemiz, afet yaşamadan afeti aklına getirmek istemiyor ama bu afeti/depremi yok etmiyor ve böylesi bir afet de hepimizin kalbini parçalanıyor.
Bir dakikalık depremde kırk senelik PKK terör örgütünde verdiğimiz can kayıplarının nerede ise iki katı, mal kaybının ise binlerce katını kaybettik. Şüphesiz maddi kayıplar süreç içinde geri getirilir ve telafi edilebilir fakat yitirilen canları, hayallerı, tarihi, hatıraları, şehirlerin medeniyetini ve ruhunu geri getirmek mümkün olmuyor. Başta Hatay olmak üzere, ülkemizin en kadim şehirlerinin; Milli Mücadele sürecinde destanlar yazan ve “Kahraman”, “Şanlı” ve “Gazi” ünvanı almış şehirlerimizin bu bölgede ve yıkılan şehirler olduğunu hatırlarsak ne çok şey kaybettimizi daha net anlama imkanı bulabiliriz.
Yorum Yazın